In PLOG

Burun Deliği Dedesinden


Bana benzesin, okul masrafları benden derken ya da benzemediği için her davranışına bir olumsuzluk yüklerden insanlar gerçekten ciddilermiş, gerçekten şaka yapmıyorlarmış. Ben hem aynalar ile bu kadar küs, ama başkalarında kendini görmeye bu kadar hevesli bir topluluk görmedim. Baktığında kimse barışık değildir kendisiyle, fakat başkasını benzetecek olsalar kendilerine, kaşı gözü özelleşir.
Bir hastane odasında görmüştüm, bu çocuk karıştı mı yoksa diye henüz birkaç saatlik bebeğe bakışını bir dedenin. Espri mi var, olsa bile ne talihsiz diye düşünürken, ne kadar da gerçek olduklarını gördüm bir sonraki konuşmalarında. Adam buruş buruş doğan bebeği belli ki kendisine benzetememis, kendinde benzeyecek hangi güzel detay var diye merak ettiğim bakışlarımı yakalamasına rağmen, ısrarını değiştirmemiştir.

Bir bebek veya çocuk birine benzemek zorunda mı ya da birine tamamıyla benzeyerek doğmak zorunda mı? Ve bu birisi de insanın hep kendisi mi olmalı? Niye bir cocuk aynı annesinin çocukluğuna benzeyip, tıpa tıp babasının yaramazlığını almış olmalı? Bir çocuk kendine ait özellikler ile bezenip kendine benzeyerek, apayrı özellikte doğamıyor mu?

Bebek, genlerinin özellikleri ve ebeveynlerinin ve hatta birkaç kuşak da olsa akrabalarının fizyolojik özelliklerini alarak doğmaktadır, öyle değil mi? Bir rahatsızlığı yoksa elbette bir burun, iki göz, ağız, iki kulak ve bir insanda olması gereken diğer tüm özelliklerle dünyaya gelmektedir ve bu demektir ki bir sürü degişken sözkonusudur. Aslolan onun sağlıklı bir bebek olması, sağlık içinde dünyaya gelmesidir. Ama biz herseyi ne kadar da farklılaştırmayı seviyoruz ki, hemen sorduğumuz soru, kime benziyor olduğudur. Bir de genel gecer adetler ile bunu destekleriz. Kızsa doğan halaya benzer, erkekse dayıya. Kızını 9 ay karnında taşımış annesinin kucağına verirler cocuğu, aaa aynı halası derler, buyur emzir. Babası alır oğlunu eline, dayı surat olur, al gezdir. Bu cocuk anneden babadan bir özellik alır ama hep anne babanın kendi ebeveynlerinin benzetmesiyle.

Çocuk es kaza mavi gözlü doğarsa, soy ağacı çıkarılır, mavi göz aranır. Ninemin kuzeninin oğlu vardı, hem sarışındı, hem mavi gözlü der birisi. Tam rahat edecekler, aile büyüğü gelir, onun gözleri yeşildi der. Sonra başlar çocuğa döner, acaba gözleri yeşile mi çalıyor diye beklenir birkaç ay.

Kimseye benzemeye niyeti olmayacak olan bir başka minik bebek, sonradan öğrenecektir ki, doğduğunda annesine, sonradan babasına dönmüştür. Annesinin gönlünü alıp, sakalları çıkınca babasına benzemesi daha doğru olacaktır diye düşünmüştür.
Hiçbir amorti vurmayan ebeveynler teselliyi gülüşde, yürüyüşte, çay içerken kaldırdığı parmağın duruşunda bulur. Bir teselli ki o anne babaya yeter.

Ben herkese benzeyen bebek gördüm. Vay dedim içimden. Ne şanslı, ne renkli. Burun deliğini dedesinden, saç kesimini ninesinden, kepçe kulaklarını sevilmeyen bir akrabadan, kaş göz yapısını da annesinden, geriye kalanları da diğer muhtelif akrabalardan almıştı. Abartmıyorum doğru ama bu kadar çeşitliliğe rağmen adının Ali olması icimi burktu, eksik kaldı dedim, üzüldüm açıkcası. Üç isim bekledim ondan, hatta isimlerin arasındaki hecelerden de akrabalara isim türetilebilsin. Olmadı. Ali de büyüyünce anladı durumu, kim istiyorsa ona benzetti kendini.



Kendi çocukluğumu büyütüyormuşum hissi veren kızım varken atıp tutmak kolay oluyor belki de bilemiyorum. Ona her baktığımda ben de böyle miydim demek, onun her hareketinde kendi hatırladıklarımdan bir izler bulmak. Tam tersi olsaydı bu beni mutsuz mu ederdi diye düşündüm. Çocuğumun bana benziyor olması beni elbette mutlu ediyor ama ondan daha önemlisi beni, onun mutlu, sağlıklı ve neşeli bir çocuk olması mutlu ediyor. Bu karşılaşmada hangisi daha önemli ki? Babasına daha çok benziyor olsaydı, onun mutlu ve sağlıklı olmasını bir kenara bırakıp bununla mı ilgilenecektim? Babasına da benzemeseydi iyiydi diye söylenip, en sevdiğim varlığın, en sevdiklerinden birine mi haksızlık edecektim? İsterse dünyanın en çirkin çocuğu olsun, onu koşulsuzca sevecek olmamı ne değiştirebilecekti? İşte o yüzden hiç anlamadım, “kesin sizin tarafa benziyordur bu çocuk, benim çocuklarım bu kadar çirkin değildi” diye bebeğini kucağına almış bir anneye söyleyen o çok görmüş kadını. Şaka mı dediniz? Hayır değil, kendi kulaklarımla duydum.

Related Articles

0 yorum:

Yorum Gönder