In PLOG

Cumartesi Babası


Babamdan tatil, annemden bilgisayar başlıklı yazımı okuyan bir okurumun bana yazdığı bir maile istinaden yazmak istedim. Dedi ki, “diyorsunuz ki, ayrı ayrı misafirleri karşılayan anne babalar gördüm.  O biziz iste”

Anlaşamayıp boşanmaya karar veren çiftlerin, bu aşamada karşılıklı verdikleri karar ile mahkemenin kararı çok önemli bir hayata başlangıç ediyor. Eşler birbirlerinden hiç hazmetmiyor ve birbirlerini görmek dahi istemiyorlarsa, hele hele bu konuda kadının çok net bir kararı varsa, mahkeme kararına uyulur ve baba çocuğunu haftada bir gün görür. Eğer eşler bu karara yüzde yüz uyuyorlarsa, baba haftada bir gün baba oluyor ve sonrası 6 gün kendi hayatını yaşıyor. Eğer eşler birbirlerine olan uyumsuzluğunu bir kenara atıp, çocuk için ortada buluşup, mahkeme kararını da kağıt üstünde bırakıyorsa, sonuç harika. Düzenli ve eşit birliktelikler herkesi mutlu ediyor.

Bir baba çocuğuna haftada bir babalık yapmaz diye devam ediyor bayan. Haftada bir yapılan, açık görüştür diyor. Çocuğunu sadece görmektir. Arkadaşını özlemek gibi. Hadi gel bir kahve içelim der gibi. Eee daha daha nasılsın diye sorar gibi. O babanın diğer altı gündeki hayatında hiç yeri olmayan,  ona sığınmak,  onunla bir şey paylaşmak isteyen küçücük bir çocuğu altı gün bekleterek yerini sürekli hatırlattığına değiniyor.

Bir anne, anne, bir baba, baba, çocuksa çocuktur. Bunların hiçbirisi birbirlerinin yerini alamaz. Almaya çalışmak, kişinin kendisini yormaktan başka bir şey değildir. Eğer bir kadın, bir babanın yerini tutacak davranışlar içinde çabaladığını görüyor ve hissediyorsa, orada eksik yaşanan bir şey vardır. Elbette, bunun tam tersi de bir baba için söz konusudur.

Çocuk başlı başına büyük sorumluluk taşıyan, itina ile, özen ile büyütülmesi gereken ve sevgi gösterilmesi gereken hassas bir varlıktır. Yaşanılan her sıkıntıyı, her olumsuzluğu yaşının elverdiği  ölçüde fark eder,  hisseder ve o da içinde yaşar. Biz büyükler “kimseye kendimi ezdirmem, kimseye kendimi kullandırmam ya da kimsenin beni üzmesine izin vermem” gibi sözleri bonkörce kullanırız da, bir çocuğun üzülmesine neden olurken, hareketlerimizde bu kadar cimri davranmayız.

Gelmiyor diyor bana yazan bayan eşi için, gelmiyor. Kendine yeni bir hayat kurmuş, çocuğunu görmek onun için bir hafta sonu faaliyeti. Hafta içinde babamı özledim diyen çocuğun annesi, doktoru, öğretmeni, animasyoncusu veya belki de en nefret ettiği kişisi ben oluyorum diyor. Hastalanıyor. Ödevlerinde sorunlar çıkıyor. Hafta içi arkadaşlarına gitmek istiyor. Dışarıda yemek istiyor. İşten geç çıktığım zamanlar oluyor. Hatta iş için şehir dışına çıktığım zamanlar da oluyor diye ekliyor. Teslim edeceği bir baba yok. Çünkü o saatini cumartesiye kurmuş.

Gölgesiz çocukların daha güçlü mü, yoksa daha güvensiz mi olacağını zaman gösterir belki ama eksiklerle büyümek, hep bir özlemi çağrıştıracaktır insana. Elinde bavulla yaşanan bir hayat, aidiyet duygusunun hiçe yakın olması. Saate bakıp sürenin dolduğunu görmek. Biriktirilenleri anlatmak. Anlatmadığı bir şeyin kalmaması için hafızanı zorlamak. Ortak yapılması gereken bir organizasyon için neşe ile babayı da dahil etmek.  İşinin olmaması, vakit ayırabilmesi için içinden dua etmek. Bir çocuğun bir anda büyümesi yani.

Biliyorum. Gördüğüm örnekler ile duyduğum farklı örnekler var.  Birbirlerini sevmeseler bile ortak adım atan bir çok çift var. Çocuğun istediği anda babasında, istediği anda annesinde olabildiği. Her ikisinin de mesafe olarak birbirlerine yakın olduğu, özellikle büyük şehirler için bu çok önemli. Ayrı hayatlarının olduğu ama noktalı çizgilerle çocukları için birbirlerine bağlandıkları. İkisinin de yokluklarında birbirlerine emanet edebildikleri. Çocuğun bu akşam babama gitmek istiyorum dediğinde, büyük bir hazırlık, büyük bir plan, önceden yapılması gereken rezervasyonun olmadığı. Babasının evine gitmesi için randevulaşmadığı. Kendisinin de zaten o evin bir parçası olduğunu bildiği hayatlar var.

Bana yazan bayan o kadar öfkeli ki, çocuğuma kiralık baba tutmuş gibi hissediyorum. Sanki gel çocuğuma hafta sonları babalık yap, baba özlemini tatsın diye bu düzeni kurmuşum diyor. Bir baba sadece hafta sonu gördüğü, iki yürüyüp, bir aktivite yaptığı çocuğuna nasıl doyar. Nasıl içinde olmaz çocuğun okuldaki başarılarının ve başarısızlıklarının. Babalar alınmasın lütfen, tersine bir örnek henüz görmediğim veya duymadığım için yazamıyorum. Yani sadece hafta sonu anneye verilen bir çocuk kararıyla karşılaşmadım. Bu durumda ona da hafta sonu annesi diyebilirdim.

İşte çocuklar, içindeki bu boşlukların kapanması ve mutluluklarının para ile karşılanması sonucu bir çok hediye ve ikram ile hayata dahil ediliyorlar. Ortak alanlarında bile bir bakıyor ki çocuk, annesi masanın bir ucunda, babası diğer. Gözleri bile değmiyor birbirlerine.

Related Articles

0 yorum:

Yorum Gönder